Ensemden izle beni.
Önce hafif bir rüzgar esti. Kim bilir belki bu rüzgarın kendi içinden gelen hali ya da belki buradan binlerce kilometre uzakta bir mezarlık bekçisinin derin bir of çekişi, bu hafif rüzgarın çehresini bir anda değiştirdi. "Bunları dinlerken suratımı göremeyeceksin." Önümde uçsuz bucaksız bir çayır var. Saçlarımı sırf bugün için uzattım. Saçlarıma bak artık önemli bir kısmı beyaz hem de. Böylece daha akılda kalıcı olabilecek. Şimdi ise rahatsız edici bir rüzgar var, soğuk ya da sıcak olması sorun değil çarpması yetiyor. Nasıl oluyor da rüzgar esebiliyor? Nasıl hafif bir meltem bir anda bu kadar şiddetlenebiliyor?
Garip olan rüzgarın sürekli aynı şekilde esmesi olmaz mıydı? Mesela çok sıradan bir gününü düşün. Sabah kalktın, uykunu almış gibisin ama şöyle bir saat daha uyu deseler uyursun. Sırtında hafif bir ağrı var ama onun dışında bir şikayetin yok. Sabahları bu ağrı oluyor nedense. Olağanüstü olmasa da bir kahvaltıda olması gerekenler var. Peynir, zeytin, domates ve hatta bal... Çay da demlenmiş. Tıka basa değil ama güzelce doydun. Bugün traş olmayacaksın, sadece dişlerini fırçaladın ve saçları şöyle bir düzelttin. Bir kot ve kareli lacivert çirkin bir gömlek, ne çok eski, ne de yeni. Sonra işe gittin. Bir iş ne kadar farklı olabilir? Her geçen gün tecrübe sayarına dijital bir puan. Buradan da birşeyler beklememek lazım.
Günün geri kalanını tamamlamadan düşünürsen, günlerdir - evet sadece günlerdir - aynı şeyleri yapıyorsun. Günü tamamlayıp yazmayı düşünmeye bile gücün yok. O zaman senin içindeki rüzgar nasıl aynı şiddette essin değişen hiçbirşey yokken. Değişen hiçbirşey yoksa rüzgarlar değişmek zorunda.
Hayatındaki tek düzelik, rüzgarlarını şiddetlendirebilir ama bu yavaş yavaş olur ve farkettiğinde de acı (ama çok acı değil) bir can sıkıntısı yapar. Serin bir günde serin ya da sıcak bir günde sıcak bir rüzgar gibi, her neyse, öldürmez seni. Belki yıllarca sürerse kafayı yedirebilir. (Yıllarca sürmesi büyük talihsizlik olur.)
Beni ensemden izlemeye devam et, ama bana değil arkaya dikkat et. Ağaçların yaprakları daha da bir şiddetli sallanıyor şimdi. Fırtına desem mi?
Hayatındaki ani olumlu ve olumsuz değişiklikler de önemine göre rüzgar hızını değiştirebilir. İşte buraları gerçekten çok karışık, çünkü öncelikle sen çok karışıksın. Senin için ne çok önemli? En çok kimi veya neyi seviyorsun? Çok tepki versen de tepkisiz de kalsan senin için "Ne tuhaf adam!" diyenler olacak. Unutma hiç rüzgar esmemesi için ufak değişiklikler yapman lazım. Bunu önceki derslerde öğrenmiştik. Çok değiştirirsen, çok rüzgar çıkar ve bu seni mutlu ediyorsa dinginlenirken de mutsuz eder.
Elbette yağmurlu günlerin ardından güneş açacaktır - sıkıntılardan kurtulmak seni memnun edecektir. Halbuki gene beni ensemden ilk izlemeye başladığın anki gibiyiz. O zaman neler hissediyordun? Aynı şeyleri tekrarlıyormuşum gibi gelmesin sana, aslında herşey tamamen aynıyken herşey tamamen farklı artık.
Çok karışık, aynı bir akışkanın ne yapacağını tahmin edemeyeceğin gibi. Sigaranın dumanını üflesen hangi yolu takip eder. Bu konuda ne kadar az şey biliyorsan, tahminin doğru olma ihtimali o kadar yüksek, bu da olsa olsa 10E-24 mertebesinde kabaca hesaplarıma göre.
Hangi oyunu uzun süre oynamayı seversin? Hangisini hiç bir zaman tam öğrenemeyeceksen onu. Eğer sadece rakibini yenmeyi seviyorsan, sende ayrı bir sıkıntı daha var.
Söylediklerin hep teorik, pratikte benim elimde değil ki bütün bunlar dersen haklısın ama sen önce teorisini iyice öğren uygulamasını hiç bir zaman öğrenemeyeceksin nasıl olsa.
O zaman bu konuya çok kafayı takmamak lazım, taksak da bu işin içinden çıkamayacağımızı bile bile takmak lazım.
Yoksa ne olur biliyor musun? Artık çok fazla terlemeye başlarsın ve buz denizinden gelen bir kasırga bile seni serinletemez. Uzattığın güzel saçların terden yapış yapış olurlar, psikoloji ve psikiyatri de dahil hiç bir ilim seni anlayamaz ve de anlatamaz. Bir bakarsın ki aslında en yakınlarına kendini anlatmak daha da zor, tanımadıklarından bir serinlik beklersin. Yaşadığın her mutluluğun daha farkına varamadan, bitmiş olmasının verdiği mutsuzluk üste çıkar ve bunlar sürekli üst üste biner. Artık kendine de söz geçiremezsin, zaman zaman kendini toparlamaya çalışsan da olmaz. Yapışkan saçlarını yolarcasına çeksen de koparamazsın ellerin ve yüzün de yapış yapış...
Halbuki yapılan değişiklikler kimse için bu kadar yıkıcı olmamalıydı
Kimse için böyle olmak zorunda değildi.
...........
(çağı deştiğimde
o yüz
diyor yoruldum -aynalar
gösterebilir mi hiç -bana sonumu
nedensiz başladım oyunculuğa
bitireceğim raslantıyla -oyunumu
dostlarım da
var -intiharlar
her akşam ıslak-yapışkan
saçlarıyla girip odama
paniğimden pay toplarlar)
Önce hafif bir rüzgar esti. Kim bilir belki bu rüzgarın kendi içinden gelen hali ya da belki buradan binlerce kilometre uzakta bir mezarlık bekçisinin derin bir of çekişi, bu hafif rüzgarın çehresini bir anda değiştirdi. "Bunları dinlerken suratımı göremeyeceksin." Önümde uçsuz bucaksız bir çayır var. Saçlarımı sırf bugün için uzattım. Saçlarıma bak artık önemli bir kısmı beyaz hem de. Böylece daha akılda kalıcı olabilecek. Şimdi ise rahatsız edici bir rüzgar var, soğuk ya da sıcak olması sorun değil çarpması yetiyor. Nasıl oluyor da rüzgar esebiliyor? Nasıl hafif bir meltem bir anda bu kadar şiddetlenebiliyor?
Garip olan rüzgarın sürekli aynı şekilde esmesi olmaz mıydı? Mesela çok sıradan bir gününü düşün. Sabah kalktın, uykunu almış gibisin ama şöyle bir saat daha uyu deseler uyursun. Sırtında hafif bir ağrı var ama onun dışında bir şikayetin yok. Sabahları bu ağrı oluyor nedense. Olağanüstü olmasa da bir kahvaltıda olması gerekenler var. Peynir, zeytin, domates ve hatta bal... Çay da demlenmiş. Tıka basa değil ama güzelce doydun. Bugün traş olmayacaksın, sadece dişlerini fırçaladın ve saçları şöyle bir düzelttin. Bir kot ve kareli lacivert çirkin bir gömlek, ne çok eski, ne de yeni. Sonra işe gittin. Bir iş ne kadar farklı olabilir? Her geçen gün tecrübe sayarına dijital bir puan. Buradan da birşeyler beklememek lazım.
Günün geri kalanını tamamlamadan düşünürsen, günlerdir - evet sadece günlerdir - aynı şeyleri yapıyorsun. Günü tamamlayıp yazmayı düşünmeye bile gücün yok. O zaman senin içindeki rüzgar nasıl aynı şiddette essin değişen hiçbirşey yokken. Değişen hiçbirşey yoksa rüzgarlar değişmek zorunda.
Hayatındaki tek düzelik, rüzgarlarını şiddetlendirebilir ama bu yavaş yavaş olur ve farkettiğinde de acı (ama çok acı değil) bir can sıkıntısı yapar. Serin bir günde serin ya da sıcak bir günde sıcak bir rüzgar gibi, her neyse, öldürmez seni. Belki yıllarca sürerse kafayı yedirebilir. (Yıllarca sürmesi büyük talihsizlik olur.)
Beni ensemden izlemeye devam et, ama bana değil arkaya dikkat et. Ağaçların yaprakları daha da bir şiddetli sallanıyor şimdi. Fırtına desem mi?
Hayatındaki ani olumlu ve olumsuz değişiklikler de önemine göre rüzgar hızını değiştirebilir. İşte buraları gerçekten çok karışık, çünkü öncelikle sen çok karışıksın. Senin için ne çok önemli? En çok kimi veya neyi seviyorsun? Çok tepki versen de tepkisiz de kalsan senin için "Ne tuhaf adam!" diyenler olacak. Unutma hiç rüzgar esmemesi için ufak değişiklikler yapman lazım. Bunu önceki derslerde öğrenmiştik. Çok değiştirirsen, çok rüzgar çıkar ve bu seni mutlu ediyorsa dinginlenirken de mutsuz eder.
Elbette yağmurlu günlerin ardından güneş açacaktır - sıkıntılardan kurtulmak seni memnun edecektir. Halbuki gene beni ensemden ilk izlemeye başladığın anki gibiyiz. O zaman neler hissediyordun? Aynı şeyleri tekrarlıyormuşum gibi gelmesin sana, aslında herşey tamamen aynıyken herşey tamamen farklı artık.
Çok karışık, aynı bir akışkanın ne yapacağını tahmin edemeyeceğin gibi. Sigaranın dumanını üflesen hangi yolu takip eder. Bu konuda ne kadar az şey biliyorsan, tahminin doğru olma ihtimali o kadar yüksek, bu da olsa olsa 10E-24 mertebesinde kabaca hesaplarıma göre.
Hangi oyunu uzun süre oynamayı seversin? Hangisini hiç bir zaman tam öğrenemeyeceksen onu. Eğer sadece rakibini yenmeyi seviyorsan, sende ayrı bir sıkıntı daha var.
Söylediklerin hep teorik, pratikte benim elimde değil ki bütün bunlar dersen haklısın ama sen önce teorisini iyice öğren uygulamasını hiç bir zaman öğrenemeyeceksin nasıl olsa.
O zaman bu konuya çok kafayı takmamak lazım, taksak da bu işin içinden çıkamayacağımızı bile bile takmak lazım.
Yoksa ne olur biliyor musun? Artık çok fazla terlemeye başlarsın ve buz denizinden gelen bir kasırga bile seni serinletemez. Uzattığın güzel saçların terden yapış yapış olurlar, psikoloji ve psikiyatri de dahil hiç bir ilim seni anlayamaz ve de anlatamaz. Bir bakarsın ki aslında en yakınlarına kendini anlatmak daha da zor, tanımadıklarından bir serinlik beklersin. Yaşadığın her mutluluğun daha farkına varamadan, bitmiş olmasının verdiği mutsuzluk üste çıkar ve bunlar sürekli üst üste biner. Artık kendine de söz geçiremezsin, zaman zaman kendini toparlamaya çalışsan da olmaz. Yapışkan saçlarını yolarcasına çeksen de koparamazsın ellerin ve yüzün de yapış yapış...
Halbuki yapılan değişiklikler kimse için bu kadar yıkıcı olmamalıydı
Kimse için böyle olmak zorunda değildi.
...........
(çağı deştiğimde
o yüz
diyor yoruldum -aynalar
gösterebilir mi hiç -bana sonumu
nedensiz başladım oyunculuğa
bitireceğim raslantıyla -oyunumu
dostlarım da
var -intiharlar
her akşam ıslak-yapışkan
saçlarıyla girip odama
paniğimden pay toplarlar)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder