insan ayarlı

4 Şubat 2020 Salı

Giriş ve İlk Tanrılar (Yunan Mitolojisi - 01)

Bu yazıda Yunan Mitolojisi'ne bir giriş yapmaya çalışacağız. Ancak unutulmamalıdır ki Yunan Mitolojisi hayal etmesi bile güç derecede geniştir. Ayrıca bir çok hikayenin ya da hikayeler / karakterler arasındaki ilişkilerin çeşitli farklı verisiyonları olması gibi anlamayı ve anlatmayı zorlaştıran başka engelleri de vardır. Biz yazılarımızda bu versiyonların en çok bilinenlerinden, en çok kabul edilenlerinden bahsedeceğiz.

Yunan Mitolojisi'ni oluşturan kaynakları derleyen ve bunlara katkı yapan bir çok ozan ve şair vardır. Hatta Yunan Mitolojisi, daha sonra Roma Mitolojisi'ne de dönüşmüştür. Biz genelde Yunan'da kalmaya çalışsak da Roma'dan zaman zaman bahsetmemiz gerekecektir.

Bu yazıda ilk tanrılardan bahsedeceğiz ancak diğer mitolojik karakterlerin adı zaman zaman geçecektir. Bu karakterlerin daha detaylı hikayesi diğer yazılarda verilecektir.

Homeros

Homeros için Heredotos ve diğer bir çok kişinin kaleme aldığı farklı yaşam öyküleri mevcut olmasına karşın bu çalışmalar bize tutarlı ve bütünlüklü bir bilgi vermemektedirler. Herodotos kendisinden 400 yıl önce yaşadığından bahseder ki bu da MÖ 800’lü yıllara tekabül eder ancak bunun da sağlam delilleri yoktur. Tüm farklı görüşlerin ortaklaştığı nokta, bahsi geçen şehirlerin İyonya – bugünkü İzmir ve Aydın civarında kurulan devlet – bölgesinde olmasından ötürü, Homeros’un bugünkü Batı Ege'de doğup yaşamış olduğudur.


Homeros'un British Museum'daki büstü

Genel olarak bilindiği üzere Homeros batıdaki ve daha sonra tüm dünyadaki edebiyat, felsefe ve daha birçok alanda verilen eserleri derinden etkileyecek iki büyük destan olan İlyada ve Odysseia’nın yaratıcısıdır.

Bilindiği kadarıyla Homeros bahsi geçen destanları yazıya geçirmemiştir. Homeros, bu destanları Antik Yunan’ın şiir ölçüsü ile sözel olarak aktarmıştır.

Yapılan kazılar ve araştırmalar sonucu elimize geçen metinler parça parça olsa da hepsinin temel bir metinden geldiği anlaşılmaktadır.

Homeros ayrıca İlahi Komedya’da üç Latin şairin lideri olarak Limbo’da Dante ve Virgil’e bir süre eşlik eder. (Limbo: Roma Katolik Kilisesi'ne göre Hz. İsa doğmadan önce doğmuş veya vaftiz edilmeden ölmüş ancak günahkar olmayan kimselerin bulunduğu yerdir. Hz. İsa'nın inayeti ile Cennet'e geçebilirler.) Bu bile Yunan Mitolojisi'nin Hristiyan Teolojisi'nde ve Avrupa Kültürü'nde ne kadar da etkili olduğunu göstermektedir.


Rafael'in Vatikan'daki bir freskinde ortada Homeros, sağda Virgil, solda Dante


Hesiodos

İşler ve Günler ile Theogonia’yı yazmış şairdir. Theogonia eseri tanrıların doğuşunu anlatmaktadır. İlk Tanrılar için birinci kaynak da bu eserdir. MÖ 8. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır.


Hesiodos'un bir büstü


Mitos - Epos -Logos

Üç kelime de söz anlamına gelir.

Mitos: söz; düşünce; hikaye; uydurma söz; efsane
Epos: söz; vahiy, tanrı sözü; epik şiir, destan
Logos: söz; usla kavrama; görüş; beklenti; sözcük, kelime; söylev. Fenomenleri - gözlemlenebilir olanları - açıklamak için kullanılan baz dayanaktır. Her ne kadar çok daha geniş bir kavram olsa da logos'u şimdilik akıl olarak düşünebiliriz. Zıttı ise duygularla kavrama anlamına gelen pathos'tur.

Mitoloji bu üç aşamanın sistematikleşmiş sonucudur.

Her ne kadar bize anlatıları aktaran örneğin Homeros olsa da dünyayı Homeros’un hikayelerindeki gibi yorumlayan ve çevrelerinde olup bitenleri bu şekilde anlamlandıran insanların kendileridir. Bu bakımdan her ne kadar bunlar günümüzde destanlar olarak yani edebi metinler olarak algılansalar da aslında bu metinler bize insanların evreni anlamlandırma yöntemlerini gösterir.

Söz gelimi denizde bir fırtına olduğu zaman insanlar bundan tanrı Poseidon’u sorumlu tutar ve onu kızdıracak bir şey yaptıklarına inanırlar. Henüz daha felsefe ortaya çıkmamışken insanlar için hakikat bu hikayelerden ibaretti ve evren aynı bu hikayelerdeki kurallarla işliyordu.

Mitos evresinden logos evresine geçişi anlamak, Antik Yunan Mitolojisini ile Thales ve sonrasındaki Yunan düşüncesini beraber incelemekle mümkün olabilecektir.

İlyada destanını ele alalım. Hektor’un ölümü destanın en can alıcı kısmı olarak görülebilir. Hektor’un ölümü oldukça sıradan bir şekilde günlük hayatta sık sık kullandığımız basit akıl yürütmelerle anlaşılabilir.

Hektor neden öldü? Çünkü Akhilleus onu öldürdü.
Akhilleus onu neden öldürdü? Truvalılar ve Yunanlılar savaştaydı ve Hektor Patroklos’u öldürmüş olduğundan, Akhilleus Patroklos’un intikamını almak istemişti.
Patroklos neden öldü? Çünkü kendini kanıtlamak için Akhilleus’un zırhını alıp savaşa girdi.
Yunanlılarla Troyalılar neden savaşıyordu? Çünkü Paris, Menelaos’un karısı Helen’i kaçırmıştı. Bu bütün Yunanistan'a yapılmış bir hakaret kabul edilmişti. Görüldüğü üzere Homeros’un anlattığı hikayedeki olaylar gayet sıradan bir şekilde doğal sebeplere bağlanabilir.

Ancak Homeros’un anlatımında sadece insanların eylemlerini görmüyoruz. Hatta insan eylemleri tanrılarınkinin yanında oldukça güçsüz kalıyor. Örneğin Akhilleus Hektor ile savaşmaya giderken Zeus oldukça arada kalmış hissediyor. Bir taraftan Hektor’u çok seviyor ancak öteki taraftan da Akhilleus’a büyük bir hayranlık besliyor. Kendisi karar veremediği için öteki tanrıları çağırıyor. Biraz tartıştıktan sonra Athena’nın Hektor’un ölümünden yana olmasından etkilenip Hektor’un ölümüne karar veriyor. Bu noktada doğal nedenlerle olan anlatımın Homeros’ta bir kenara bırakıldığını görüyoruz. Tanrılar’ın eylemleri olayların seyrini oldukça etkili bir biçimde belirliyor. Dolayısıyla doğaüstü olanın doğal olan (Truva Savaşı, Akhilleus ve Hektor’un dövüşü vs.) üzerinde etkisi olduğunu görüyoruz.


İlk Tanrılar

Biz İlk Tanrılar’ı incelemek için öncelikle Hesiodos’un Theogonia eserine başvuracağız.

İlk önce Khaos vardı...
Khaos: boşluk; açıklık; yarık; uçurum; sonsuz karanlık; uzay; hiç. Cinsiyeti yoktur.

... fakat sonra Gaia ve Gaia’nın derinliklerinde belirsiz Tartarus...
Gaia: geniş bağırlı ana.
Tartarus: yeraltı, karanlık uçurum, cehennem

... ve Eros.
Eros: her şeyi var eden etki, sevgi, aşk. Cinsiyeti yoktur. (Eros daha sonraki anlatılarda Ares ve Aphrodite’nin oğlu olarak kanatlı olarak tasvir edilir. Psukhe-Ruh ile olan hikayesi meşhurdur. Roman mitolojisinde Cupid’e dönüşmüştür. Bazı hikayelerde Amor olarak geçer.)


Eros, Lysippos, Capitole Museum, Roma (kopya)

Aslında meydana gelen ete kemiğe bürünmüş tanrılardan ziyade kavramlardır. Bu tanrılar sadece birer kavramdır.

Daha sonra Khaos’tan Erebos (Karanlık-erkek) ve Nyx (Gece-dişi) doğar.

Erebos ve Nyx’in iki çocuğu olur: Aether (Ether, Işık; Üst Gökyüzü) ve Hemera (Gündüz).

Aether aynı zamanda tanrıların soluduğu havadır. Uzay boşluğunu dolduran şeydir. Aristoteles'te önemli bir kavramdır. İslam'da Esir olarak geçer.

Erebos ve Nyx’in bazı diğer çocukları: Kharon, Thanatos, Hypnos, Nemesis, Eris

Kharon: Theogonia’ya göre Nyx’in babasız oğludur. Bir psychopompdur. Psychopomlar ruhların dünya hayatından ahiret hayatına geçişlerini sağlayan rehberlerdir. Bu yönüyle Azrail'e benzer. Kharon, ölülerin yeraltındaki Styx nehrini geçmek için kullandıkları gemiyi kullanır. Ölüler ücret ödemek zorundadırlar. Bu sebepten cenaze törnleri esnasında gözlerine ya da ağızlarına para konur.


Michalangelo'nun Kıyamet Günü Freski'nin Bir Kısmı (Kharon sol üstte)

Thanatos ve Hypnos: İkiz erkek kardeşlerdir. Yeraltında yaşarlar. Genelde hikayelerde arka planda yer alırlar. Thanatos Ölüm Tanrısı’dır. Hypnos Uyku Tanrısı’dır. Mitolojik hikayelerde Zeus’un görmemesi gereken bazı şeyleri yapmak isteyen diğer tanrılar, ondan yardım talep ederler.


Nemesis, Alfred Rethel (1837)

Nemesis: Hesiodos’a göre Nyx’in babasız kızıdır. İlahi Öc / Ceza Tanrıçası’dır. Bu ceza «hybris» suçuna karşılıktır. Hybris tanrılara karşı işlenen kibir suçudur. Bir anlatıya göre Truvalı Helen’in Zeus’tan annesidir. Narcissus’un hikayesinde ona cezasını veren Nemesis’tir.

Eris: Anlaşmazlık, kavga, fitne, fesat tanrıçasıdır. Roma karşılığı Discordia'dır. En önemli rolü Truva savaşının da çıkmasına sebep verecek «Anlaşmazlık Elması – Apple of Discord» anlatısındadır.


El Juicio de Paris, Enrique Simonet, 1904

Gaia: Gaia Toprak Ana’dır. Mutlak dişilliği temsil eder. Roma karşılığı Terra’dır (Yerküre). Kendiliğinden Ouranos’u (Uranus-Cennet-Gökyüzü) doğurur. Ouranos daha sonra ona eş olacak ve Gaia Titanları doğuracaktır. Gaia ayrıca Pontus (Deniz) ve Ourea (Dağ) tanrılarını doğurur. Geology gibi terimler Gaia kelimesinden türer. Bütün kıta isimleri de dişildir. Amarika Kıtası'nı keşfeden Amerigo eril olduğundan, kıtaya dişil şekli Amerika adı verilmiştir.

Bir sonraki yazı: Titanlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder