insan ayarlı

15 Mart 2014 Cumartesi

Kısaca Felsefe Dalları (Felsefe-003)

Öncelikle bu dallara ayırma meselesi başlı başına sorunlu bir yaklaşım olabilir. Bu yazıda amacımız temel üç dalı çok yüzeysel olarak açıklamaktır. Zaten detaya girmenin, filozoflar, felsefi akımlar olmadan bir anlamı ve geçerliliği olmayacaktır. Burada ulaşılmak istenen, ileride sıkça duyulacak bu terimler hakkında kısaca fikir sahibi olmak ve kelimeyi gerçek kavrayışı ancak gelecek felsefi okumalarda elde edebileceğimizi göstermektir.

Felsefe dallarını, felsefi akımlarla (örneğin varoluşçuluk) veya felsefi geleneklerle (örneğin Platonculuk) karıştırmamak gerekir. Felsefenin bir dalından bahsettiğimizde, her ne kadar yorumları çok farklı olabilse de büyük ölçüde her dönemde aynı olan manasını yani kastedileni açıklamaya çalışıyoruz.

Genel olarak felsefe üç temel alt dala - Metafizik, Bilgi ve Ahlak Felsefes' - ayrılır. Diğer bilinen dallar, bu dallardan birinin alt dalı olarak kabul edilir genelde.



Metafizik

Metafizik ile ontoloji tarihsel olarak farklılıklar göstermiş olsa da artık neredeyse tamamen aynı anlamda kullanılmaktadır. Varlık felsefesi de bunun Türkçe karşılığıdır.

Görülen dünyanın yani doğanın bilimine Aristoteles "phusika" (latince physica) adını vermiş ve buna ikinci felsefe demiştir. Aristoteles'in öğrencileri daha sonra onun fizik çalışmaları dışında kalan eserlerine, yani ilk felsefe denen şeye metafizik demişler ve terim meydana gelmiştir. Duyularla kavrayamayacağımız ancak akıl ile üzerine soyut araştırmalar yapacağımız bilim olan ontoloji ise ancak 17. yy'da ortaya çıkmıştır.. Ontoloji, var olan anlamındaki onto ile akılla söylenen söz manasındaki logos kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır.

Metafizik varlıkla ilgili her meseleyle (var olmak  veya varlık nedir?) ilgilenir. Örneğin, Yunan Mitolojisi'nin temel eserlerinden Hesiodos'un Teogonia'sı her şeyden önce Kaos vardı diyerek varlığa mitolojik bir temel oluşturur. Varlık ilk meseledir ve felsefe de ilk önce varlığı ele alır ancak mitolojiden farklı olarak aklı kullanır. Bu sebepten felsefe metafizikle başlar denilir.

Metafizik fiziğin ya da doğanın ötesini de incelediğinden, tanrı, ruh, ahiret gibi kavramları da doğrudan ilgi alanına alır.

İlk bakışta görünen dünya ile algılayamadığımız dünya arasında ayrım yapmak, metafizik olarak anlaşılagelmiştir hep. Ancak metafizik bundan ibaret değildir. Metafizik tanrı ve ruh sorunlarıyla ilgilenirken, diğer yandan da ontolojik ve kozmolojik problemlerle de ilgilenir.

Görüldüğü gibi metafiziğin tanımının yapılması hem zordur, hem de fazlaca tarihseldir. En azından metafiziğin spirıtualizm gibi algılanmaması gerektiğini, her türlü varlık anlayışının temelini bilimden irtibatını kesmeden inceleyen felsefe dalıdır diyebiliriz.

İdealizm - Materyalizm Ayrımı:

Metafiziğin varlığın her yönünü araştıran felsefe dalı olduğunu düşündüğümüzde en çok karşımıza çkan temel bir fikir ayrılığına dikkat kesilmemiz gerekir.

İdealizme göre Evren'deki tüm süreçler ancak tinsel etkenlerle açıklanabilir. Burada tin bir şeyin özü manasındadır ve bu tinin nasıl bir şey olduğu da çağdan çağa, filozoftan filozofa ayrılık gösterir. En genel masında tin, ruh olarak anlaşılsa da kastedilmek istenen insana özgü düşünme yetisidir. İdealizm'de varlık düşünceye indirgenmiştir. İnsan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyası var olamaz.

Materyalizm de buna ters olarak düşünceden bağımsız sadece maddesel bir varlığın olduğunu söyler. İnsan bilinci dahi fenomenlerin maddi etkileşimden oluşur.

İdealistler için esas olan ruh veya bilinç iken materyalistler için madde asıldır. Ruh veya bilinç de, asıl olanın sonucu meydana gelir ve ikincildir.


Bilgi Felsefesi

Epistemoloji yani bilgi felsefesi, Yunanca episteme kelimesi ile logos kelimesinin birleşiminden meydana gelmiştir. Episteme, bilgi anlamına gelir. Epistemoloji, felsefenin bilgi inceleyen dalıdır ve bilginin doğası, kaynağı, türleri, doğruluk kriterleri gibi bilgiyle alakalı her meseleyle ilgilenir.

Epistemoloji modern çağda daha önemli bir hal alır çünkü modern çağın tanımlayan değer, bilim ve endüstri devrimi ile beraber artık bilgi haline gelmiştir. Bu açıdan her şeyin ilk inelenme aşaması onun bilgisinin incelenmesi olacağından, ilk felsefe ünvanını sıkça metafiziğin elinden aldığı da olmuştur kimi büyük düşünürlerce.

Bilgi, bilen özne ile bilinen nesneyi birbirine bağlayan ilişkidir. Ancak bu ilişki incelenirken tarihsel olarak verilen önem bazen özneye, bazen de nesneye doğru kaymıştır. Nesneye ağırlık veren yaklaşıma gerçekçi (realist) yaklaşım denmektedir. Bunun sebebi, bilginin gerçekten var olan nesnelerde bulunduğunu iddia etmesidir. Özneye önem veren yaklaşıma da idealist yaklaşım denebilir. Bu durumda bilgi özne üzerinde kurulmaktadır. Özne olmadan bilgi mümkün olamaz.

Görüldüğü gibi, bilgi felsefesi görünen dünyanın gerçekliğin bilgisi ile yani varlığın bilgisi ile son derece ilgilidir. Bu sebepten de metafizik ile sürekli temas halindedir.

Bilginin mümkün olup olmaması bile epistemolojik bir problemdir. Örneğin septikler (kuşkucular) bilginin mümkünatını kısmen ya da tamamen reddederler.

Epistemolojinin üzerinde durduğu dört ana sorundan bahsedebiliriz
  • Bilginin kaynağı
  • Bilginin doğruluğu
  • Bilginin imkanı
  • Bilginin sınırları
Bilgi Felsefesi ile Mantık arasındaki fark

Yukarıdan anlaşılacağı gibi epistemoloji bilginin her türlü yönüyle ilgilenir. Mantık ise bilgiler arasındaki ilişkilerin kurulmasıyla ve bu ilişkilerin doğruluğuyla ilgilenir. Bilginin doğruluğuyla ilgilenmez. Mantık doğru düşünme aletidir.


Ahlak Felsefesi

Etik ya da Ahlak Felsefesi, felsefenin ahlaki değerlere karşılık gelen alt dalıdır. Etik kelimesi kişilik, karakter manasındaki ethos kelimesinden türemiştir. Etik üzerine düşüncelerini dile getiren bilinen ilk filozof Sokrates'tir.

Etik ile Ahlak tam olarak eş anlamlı değildir. Etik, ahlakın felsefi açıdan değerlendirmesidir. Buradaki önemli nokta, felsefenin bir çok incelemesinin ancak teorik düzlemde yapılmasına rağmen etik doğrudan doğruya pratiğe etki eden bir disiplin olmasıdır. Etik bu bağlamda pratiğin teorisidir. Eylemlerin pratiği ahlak, teorisi etiktir. Ahlak yerel olarak ele alınabilirken etik evrensel olmak zorundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder