insan ayarlı

31 Aralık 2012 Pazartesi

atlar

Aslında en çok atları seviyormuş.

Oğullarıyla bahis oynamadan at yarışlarını izlerdiler. Asil İngiliz Atları değilmiş beğendikleri. Köyde küçük oğlunun üzerinden düştüğü, yaşlı ve yorgun atı ya da çingenelerin mağmum gözlerle tüm gün araba çeken atlarını nedense yeğ tutarlardı. Atlar sakin ve anlamlı anlamlı bakarlardı da yine de sanki çoşmak isterlerdi.

O kadar çok yapılabilecek varken nasıl oldu da İstanbul'da sanayide ekmek peşine kırk sene geçti. Bu amatör ruh oğullarından gizli bir takdir almıştır ama onların da birşeyleri anlaması için yılların geçmesi gerekti. İşte yıllar böyle acımasızdı, neyse ki beyefendi olmanın tanımı ile olan sıkı mücadele de bu zaman boyunca devam etti elbette. Tüm insanlara tek tek anlatamazdık, herşeye karşı çıkmakla aslında hepinizin karşı çıktıklarının sadece binde birini biz açıkca söylüyoruz diye.

Akrabalara ve dostlara vefa, cefa, bir yandan akl-ı selim, kutsal topraklardan gelen yüzdeki ışık ve geçmişe uzun uzun bakmalar...

(Hiç bir şeyin değişmesi gerekmiyor. Biz sana çok daha yüksek bir değerle bakıyoruz.)

...

hüznü uçlarından dolanıp
yalın sıçrayışlarıyla piyonlar arasından
ürkek ama cesur ama sevimli
açsa duyargalarını o tarihsel şiire
iyi bir oyuncu en çok atları sever


İ.Ç/S.D.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder