insan ayarlı

19 Şubat 2010 Cuma

piyon

Kimya Öğretmeni Kalkan'ı küçük düşürmüştü galiba, ya da belki ona öyle gelmişti. Bir delikanlının nefretini kazanmak bu kadar kolay olmamalıydı. O yaşlarda toplum içerisinde gururunun kırıldığını hissetmek intikam almak için yeterliydi. O gece nöbetçiydi Kimya Öğretmeni, arabası bahçedeydi. "Arabasını yaksak?" dedi Kalkan önce. Bu belki biraz aşırı olabilirdi. En iyisi arabasını devirmek olacaktı. Ancak tek başına bunu yapması şu an için imkansızdı. Bu Rus arabası kaç kilodur? -900- O zaman 7 kişi yetecekti, 1 tanesi gözcü olacaktı.

Bu tür faaliyetler için hazır bekleyen 6 kişi bulmak pek zor olmadı. Büyük zaten kaçıramazdı böyle bir eğlenceyi de, Küçük düşüp ayağını burkmuş camdan inemediği için gelemeyecekmiş, ona biraz üzüldü. Neyse iş gücü açısından sıkıntı çıkmayacak gibiydi. Fakat aralarında hala sağduyulu düşünebilenler vardı. Mesela Ekşi arabayı devirmenin okuldan atılmalarına sebep olabileceğini söyleyip, arabayı ön bahçeden arka bahçeye taşımaya arkadaşlarını ikna etti. Hem biraz daha kolay olacaktı. Öbür türlü devirmek için kalas takozlar bulmak lazımdı. Gürültüden okulu ayağa kaldırmak vardı. Altında kalıp ezilmek vardı.

Gerçi okulu yakmaya çalışanlar dışında kimse atılmamıştı henüz. Daha yeni okulun minibüsü Hamza'yı düz kontakla çalıştırıp gece 2'de müdür yardımcısının kaldığı lojmanın önünde kornaya basa basa gezenler bile uzaklaştırmayla yırtmışlardı. Kimya laboratuarındaki bütün sodyumu patlatarak bütün binayı gaz ve toz bulutu içinde bırakanlardan okul yönetiminin haberi bile olmamıştı.

Kalkan'ın liderliğinde 5 nefer ve 1 gözcü operasyona çıkıldı. Eralp gözcüydü, sessiz yürüyüşüyle okulun köpekleri dışında gece boyu onu kimse farketmeyecekti. Altan ise gecelerin vazgeçilmez avcısıydı, tecrübesinden faydalanmak lazımdı. Şair ruhlu Doci ise fazla konuşmaz işini yapardı sadece. Büyük kaba iş gücü, Ekşi ise olumlu yaklaşımlarıyla moral kaynağıydı. Aralarında Yaşar adında birisi vardı farklı olarak. Kimyada okulun en iyi öğrencisi, hocanın da gözdesi Yaşar...

Yaklaşık 4 saatlik ince bir çalışmanın ardından okulun ön bahçesindeki araç arka bahçeye taşındı ve üstü bir gün önce akşam yemeğinde çıkmış olan pırasanın kabuklarıyla kapatıldı. Temiz bir iş olmuştu. O gece 3 saatlik de olsa güzel bir uyku çekti hepsi.

Sabah çok şiddetli başladı, omuzdan çıkan Osmanlı tokatları olaydan habersiz bir arkadaşı birkaç kere duvarlara yapıştırdı. Büyük sadece bir kafa yemişti, kendini şanslı hissetmesi gerekiyordu.

Potansiyel suçlular listesi 15 kişilikti ve 6/7 listeye girmişti. İtiraf kaçınılmazdı.

Okulun sevilen müdür yardımcısı, kimya öğretmeninden özür dilenmesini şart koştu.

Yapılması gereken yapıldı elbette: Hoca uzun uzun herkesin suratına baktı.
"Sen, sen, sen, sen ve sen... Zaten sizlerden bekliyordum. Fakat Yaşar; sen sadece bir piyonsun."

Ancak...

....................
yerine göre piyon da bir tufandır

içinde hep bir vezir sürekli mahzun
düz gider çapraz vurulur ve uzun uzun
günbatımlarını çağrıştırır
....................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder