insan ayarlı

28 Ağustos 2011 Pazar

direksiyon hakimiyeti

... ...

nedense o "batçık"a çok süratli girmek istemişti - yanındakilere sormadan buna karar verdi.

...çıkışta araba yerden kesildi ve yükselmeye başladı. Bu sırada nihayet yanındakilere baktı. Tanıdık, sevdik ama beklenmedik üç kişiydi. Artık çok geçti. Çok fazla yükselmişlerdi ve yol incecik bir çizgi gibi gözükmeye başlamıştı.

Yapabileceği sadece "hakkınızı helal" edin demekti. İkisi helal, olsun dedi ama en çok güvendiği birşey demedi. Bu sırada yükseklerde epey ilerlediler ve artık inişe geçmek üzeredeydiler. Yolun iki tarafı denizdi. Bir yandan o neden hakkını helal etmedi diye düşünürken direksiyonu havada sağa kırdı ve denize doğru döndüler.

...suya çakılmaya yakın uyandı. Kurtulmuş olmasına rağmen çok kötüydü. Neden helal etmedi?

26 Haziran 2011 Pazar

Berber Akira

Çoğu konuda çizgi tutturamamışlığın verdiği büyük sıkıntılar içindeki birisinden aktarıyoruz...

... ... ... ...

Hayatta en büyük pişmanlıklarımdan biri de sabit bir berber belirleyememiş olmamdır. Her yerde berbere gittim ve her koltuğa oturduğumdaki yabancılık duygusu ömrümden ömür aldı. Aslında insanın berberinin babasından oğluna kalması gerekliliğine inananlardanım ama bu bizim "Berber Mehmet" koltuktakine hiç bir zaman yetki vermez, berber dükkanının da tam hakimidir. Tamam, çok tarz olmasak da, bizim de hasbel kadar bir tercihimiz olabilir."Berber Mehmet"den ümidi kesmişken da tam da bir berberi galiba sabitledim derken (ki adının "Valentino Erkek Kuaförü" olması üzücüdür) geçen şeytan aklımı çeldi, yeni bir yere gittim.

Uzun betimlemeler yapmamalıymışım; öyle bir konuşma geçiyor berber ile sıra bekleyen daimi müşterisi arasında insanın aklı kalıyor tabi o berberde.

Müşteri: "Mothman Prophecies" diye bir film var, oldukça değişik güzel bir film bence.
Berber: Bence de çok güzel film. Nedense ben bu aralar Akira Kurosava filmlerine kafayı taktım başka birşey izleyemiyorum. Bazı filmleri üç dört yaptım bile şimdiden.

... ... ... ...

"berber, sigarasından derin bir nefes çekti yeniden; gözlerini hafifçe kapamış, o anda o andaki oturuş biçiminin içinde kimlerin bulunduğunu düşünüyordu." H.A.T./G.

28 Şubat 2011 Pazartesi

ekmek arası tereddütleri

Hedefe yaklaştıkça şiddetli tereddütlerle dolu bir sabah daha diye düşündü dördü birden. Boğaz Köprüsü'nü geçtikten sonra artık mutlak bir karara ulaşmaları gerekecekti. bu sabah ekmek arasını nereden alacaklardı? İşyerlerine giden en kısa yol üzerinde ekmek arası satan bir yer yoktu, o halde muhakkak yollarından biraz sapmaları gerekecekti.

İlk seçenek "Alfred Hitchcock" pastanesiydi. Bu pastanede diğer seçeneklere göre yolu oldukça uzatıyordu ancak üç buçuk paraya tıka basa dolu epey büyük bir ekmek arası almak mümkündü. Hatta biraz fazla büyük olmasından rahatsız olanlar  bile vardı. O zaman bir ufak boyunu alıp daha az para ödeyeceklerdi ama anlaşıldı ki küçük boyu da aynı paraymış. Bari alip ikiye bölelim diye düşünülse de sadece birkaç sabah hayata geçirilebildi, zaten çok sıkıntılı bir süreç olan sabah kahvaltıları, daha da fazla kafa bulandırıcı bir hal alacaktı çünkü. Ayrıca buranın böyle tuhaf bir ismi olması ve yolu epey uzatması da haneye eksi puanlar olarak işledi.

Esas, yola çıkmadan fiyat, ebat ve lezzet olarak ideale yakın "Liberal Pastane" vardı ama nedense burada da uzun süre sabit müşteri olarak kalamadılar. Bir tanesi domateslerin akşamdan dilinmiş olduğunu ve kabuklarının pörsümüş olduğunu iddia etti ve köprüyü geçmeden kaybedilen her dakika varış süresinde iki misli kayba sebep olduğunu birkaç bilimsel makale, tez, söylem vs. ile ispatladı.

Diğer pastaneler Liberal Pastanesi'nin böyle kolay harcandığını görse emin olun kendilerine çeki düzen verirlerdi. Bu grubun yaklaştığını gören "Orak Çekiç Pastanesi" bol malzeme ve ekmek çeşidi ile müşteri memnuniyeti için elinden geleni yaptı, interaktif olarak ekmeği ve malzemeleri seçerek ekmek arasını beraberce hazırlyordunuz ama yine de fiyatı dört paradan aşağıya çekemedi. (Bunun internet üzerinde uygulanan bir modülü üzerine epey çalışma yapılmış - kendi ellerinizle yaparmış gibi ekmek aranızı yapabilecekmişsiniz sanal olarak sonra paket servisle elinize kadar gelecek) Daha küçük ekmek arasına daha fazla para verme fikrinden memnun gözükmeyen bu grup bu pastaneye temkinli yaklaştı her ne kadar adı bazıları için hoş gözükse de. "Sabah kahvaltısında bu kadar para verilir mi?" ya da "Bu kadar çok yenilir mi?" ikilemi arasında gidip gelirken buradan da soğudular. Hem burası çoktan seçmeli olduğundan insanı düşünmeye zorluyor daha sonra ekemğin arasının doldurulmasını beklemek zorunda bırakarak hayatlarının çok önemli üç dakikasını kaybetmelerine sebep oluyordu.

İşyerine iyice yaklaşmışlarsa ve hala bir yer seçememişlerse en sonra çare yanlarına kadar servis yapan "Sofi Pastanesi"nden almak olacaktı ekmek arasını. Hiç istemeye istemeye, içlerine sinmeyerek... Bu da kucukmus her ne kadar 2 para olsa da. Ama bu sadece 2 para ama olsun cok kucuk. Yarısından daha buyuktu sanki ama içindeki malzemeler azdı ya da kalitesizdi ya da salamsız ekmek arası tercih edilmiyordu. Tam olarak sebebi belli edilememişti. Kuyumcu kantarı ile ekmek ve içindeki malzemeler tartıldı. Günden güne farklı sonuçlar verdi en sonunda bilirkişi heyetinin görüşü bekleniyordu bilmiyoruz daha sonra ne olduğunu.